24 Ağustos 2011 Çarşamba

Cici Retro

Hatırlama güçlüğü yaşayanlar, hafızasından şikayetçi olanlar! Daha fazla üzülmeyin. Çözüm basit: güzel anılarınızı hatırlamaya çalışın, beyninizi zorlarken hafızanızın nasıl bir gelişme gösterdiğini kısa sürede fark edeceksiniz.

Bakalım.

Adı anlamsız gelen bir şarkı duyuyorum. Lemuel'in seyahat ettiği ülkelerin isimlerine benziyor. İyi hoş diyerek tekrar dinliyorum. Okuyorum, ufkum şişmanlıyor. Bir yandan tekrar, tekrar duyasım geliyor. Şarkı bana cesaret veriyor. Düşünce kırıntıları, zincirler için eğe, incirler için bahçe makası gibi ölümcül olabilen bir güç çekirdeği haline dönüşüveriyor. O çekirdeği çitlemek istiyorum.

Bir sınavın ortasındayım. Yüzde doksan dokuz konsantreyim, hem de etten kemiktenim, yoruluyorum. Çok nadiren, mekanik bir refleksle yazıp çizmeye devam ederken, bir rengi, kokuyu veya anlatım bozukluğunu izleyip yükseliyor, başka diyarlara gidiyorum. Burada bal da var bağırsak da, bu sefer bir süpernova bile var, fakat hepsinin temelinde özgürlük yatıyor. Azınlıkta kalmanın dayanılmaz hafifliği..

Dinlediğim hikayenin iki karakteri var. Farklı sosyal sınıflardan gelmişler, eğitim ve görgü düzeyleri farklı olmasına rağmen, kira vb nedenlerle ev arkadaşı olmuşlar. Tek tuvaleti paylaşıyorlar. Sonradan fark ettiğim üzere, muhtemelen bayağı yalnızlar. Yalnızlıklarına değil ama ettikleri laflara kahkahalarla gülüyorum. Hikayeler o kadar taze ki, tereyağını sürer sürmez eriyor. Uykuya gülümseyerek gitmenin katkısını ömür boyu görüyorum.

Heyecanlıyım, eve geldiğimde Genco'nun da benzer bir heyecan yaşadığını görebiliyorum. O kadar hızlı özdeşleşiyorum ki, objelerin yanında telmaşa açıklamalar çıkıyor. Bisiklet binerken, yazar olmak isteyen adama öykünüyorum. İkinci kalite beyaz kağıt, kapağı olmayan eski kitaplar, kırlardan gelecekler, bir enstrümanı çalamayış hissini aynen alıyorum. Gariptir, bazı yoksunluklar insanı mutlu ediyor.

Bir şeye çok üzülüyorum, aksini gerçekten kalpten diliyorum, gerçekleşiyor.

Şarkıyı, ortaya çıkmayı isteyerek söylüyorum, fark edilmek doğal bir sonuç oluyor.

Bile isteye berabere kalıyorum, dostumu ezmemek huzur veriyor.

Güzel bir melodiyi, bir kareyi, bir mısrayı yıllarca takip ediyorum, sonunda buluyorum.

Uzun bir yolculuğu, son metrelerinde depar atarak bitiriyorum, birlikte yürüdüğüm kardeşlerimi özlüyorum, bunu daha yol bitmemişken anlıyorum.

Öyle bir an geliyor ki, gitmek de iyi kalmak da, bırakmak da tutmak da. Dönüp bakınca en çok ve en güzel anıyla, nihai karar öncesindeki iç kıpırtılarını hatırlıyorum.

Hiç yorum yok: