13 Ekim 2011 Perşembe

İskeleden Esen Rüzgar

Şehir içi vapurla seyahat talimatnamesi üç maddeden oluşur: kendi kıyında bekleme, yolculuk, karşı kıyıya varış. Bu süreçte seni uğurlamaya gelen, arkandan mendil sallayan, ufukta kaybolurken izleyenler olacağı gibi; karşı kıyıda senin yolunu gözleyen, göresin diye uzaktan el eden, kıyıya çıkarken kolundan tutanlar da olacaktır. Fakat asıl olan yine de yolculuğun kendisidir. Giderken bağıl hızlarda seyredeceğin martılar, adeta dev bir gezegenin uyduları gibi görünecektir. Zaman zaman mevsimsiz portakal suları ve çaylar gelecektir. İçlerinde tuttukları tuhaflıkları o - enine çizgili bir kazak gibi şişman gösteren - salondakilerden gizleyemeyen insanlar olacaktır. Dışarda otururken denize doğru mu karaya doğru mu döneceğini bilemeyen, uzaktaki merakla yakındaki heyecanın arasında kalan, ilk rüzgarı yiyince her şeye rağmen umuttan şaşmayan insanlar da olacaktır. Gidişat kaptanın elinde olabilir, elbet bu işin nereden başlayıp nerede biteceğini belirleyen bir yasa koyucu da vardır. Gocunmak hata olur, denizi yarıp geçmek bir akış işidir, hem mükemmel bir uyumu, hem de geliştirici isyanı içerir, konsantre olup hızla yol almaya bakmak gerekir.

Hiç yorum yok: