15 Haziran 2008 Pazar

Yolculuk

"Aziz Dostum,

İlkevvela, ısrarla tavsiye ederek sonunda beni razı ettiğin seyahat için sana minnettar kaldığımı belirterek başlayayım sözlerime. Bir aydır kent kent dolaşarak kabristan ziyaretlerinde bulunuyorum. Taziyelerimi iletmek için kapısını çaldığım evlerdeki şaşkınlığı bir görsen. Ben ...'in fakülteden arkadaşıyım, deyince gözlerinde oluşan hasrete ve heyecana bir şahit olsan. Okulun kapısında çekilen fotoğraftan seçiyorlar beni, ben kendimi seçemezken. Kaç yıl oldu, on mu, oniki mi? Bu umutlu suratlar bizim miydi? Bu güzel çocuklar biz miydik? Şu gülen kız, şimdi bir çınarın altında mı yatıyor? Şu oğlan 30'unu göremedi mi? Ya sen, ya ben, alnımın ortasındaki derin çizgi, gözlerimin altındaki torbacıklar nerede? Aynı fotoğraf, her defasında ayrı acı. İçim burkularak ayrılacakken, bu seyahatin gayesi aklıma düşüyor. Yüreklerini dağlamak pahasına soruyorum. Ahiret sualleriyle ölçüyorum onları, dillerini çözüyorum. Gözleri doluyor kiminin, bazısı kızacak gibi oluyor, bile bile sindiriyorum hepsini. Üste çıkıyorum, sorgucunun sorgulananla oynadığı oyunları oynuyorum onlarla. Benim de içim parçalanıyor, ne yapalım, gerçeğe ulaşmak için başka çare yok. Sonunda dökülüyorlar tüm samimiyetleriyle, anlatıyorlar yorum yapıyorum, bazen birlikte anlatıyoruz, hakikatte olup biteni birlikte buluyoruz. Doğrusunu yazıyorum. Yorgun çıkıyorum evlerinden, onlarsa daha da bitkin. İlk vasıtayla bir başka şehrin yolunu tutuyorum.
Nihayetinde şimdi seninle paylaşacağım liste çıkıyor ortaya. Yakınları isimlerin belirtilmesini istemediler, sen yine de kimin kim olduğunu ayırabilirsin. İşte fakülteden biricik sınıf arkadaşlarımızın ölümlerine dair liste:

(1) Biz yalnız imtihan dönemlerinde zannederdik, aslında hep az uyurmuş. İki saat, üç saat, bazı geceler daha da az. Dersleri gibi, işleri de yerinde gitmiş. İşinde yükselmiş, kıdem kazanmış ,ancak son demlerde geceleri artık gözünü bile kırpmamaya başlamış. Uyumamak kimsenin ölümüne sebep olmaz elbette. Bir gün bayram tebriği için gönderilen kartpostallardan birinin üstündeki kumsal resmini görünce, senelerdir mola vermeden çalıştığını, denize bile girmediğini fark etmiş ve ilkokuldan beri ömründe ilk kez izne çıkmış. Mağazadan bir mayo, bir havlu, bir çift de terlik satın alıp otomobiline atlamış. Yola çıktığı gibi uykuya dalmış, karşı şeride girmiş ve trajik kaza...

(2) Güzeldi, adeta bir melekti. Okulla pek ilgilenmezdi, hep şöhret isterdi. Bir fotoromanda oynamışlığı bile vardı -belki hatırlarsın. Bu meşhurların cemiyetine daha yakın olmak için züppenin tekiyle evlenmiş. Evde oturur gün boyu resim yapar, hikaye-şiir yazar, çamurdan heykel yapar dururmuş. Oysa sanatın hiçbir dalında yeteneği yokmuş. Kocasının itelemesiyle bir sergi açmış, bir şiiri de mecmuada yayınlanmış, onları da pek beğenen olmamış tabii. Yaratıcılığını değerlendireceği meydandan çoktan uzaklaşmış, yerine zenginin birinin kapatmasına dönmüş olduğunu fark edince, şöhret olabileceği tek yolu seçmiş. Kesmiş bileklerini, akan kanla bir iki kelime karalamış yerlere, yanına uzanıp öylece kalmış. Unutulmayacak bir sahne göstererek, ölümüyle şöhret olmayı denemiş yani. Anlaşılan iyi sonuç vermemiş ki, hiçbir gazetede haberi okumadım.

(3) Hep kızdırırdık onu. Alay ederdik, gülüp geçerdi o, biz de pek üstelemezdik. Meğer içine atıyor, biriktiriyormuş. Hazırcevap değildi, hemen lafı yapıştıramıyordu, yaşamboyu en çok bunun sıkıntısını çekmiş. Birgün, safi onu kırmak için edilmiş bir lafı kaldıramamış, cevap da verememiş, kalbi sıkışıvermiş. Hastaneye bile yetişememiş..

(4) Adıyla hiç örtüşmezdi, sürekli suratı beş karış gezerdi bilirsin. Mutluluğu yakalayamayacağına inanırdı. O yüzden kendine hep ulaşabileceği hedefler koymuş. Hayallere hiç pabuç bırakmamış, bu yanıyla başarılı da olmuş aslına bakarsan, madden durumu parlakmış. Oysa mutsuzluğu sürüyormuş, başaramayınca üzülmeyi bilmediği için, kazandıklarının da gerektiğince tadını çıkaramıyormuş. Bu ise onu yalnızlığa itmiş, hiç dostu kalmamış. Aşık olmuş bir noktada, mutlu olamayacağını tüm benliğiyle hissetmesine rağmen duygularını dizginleyemiyormuş. Aşkı iyice taşmaya başlayınca, gitmiş sevdiceğine açılmış. Tahmininin aksine kızın da onda gönlü varmış, güzel karşılık vermiş. Bizimki şaşırmış, kızdan evet cevabını alınca öyle mutlu olmuş ki, mutlulukta bir daha bundan daha yukarılara çıkamayacağına kanaat getirmiş. Eve gidip yatmış, elinde kızdan hatıra diye aldığı vesikalıkla uyumuş, bir daha da uyanamamış.

(5 ve sonrası) Bu en yakın arkadaşlarımızı herhalde çıkardın. Tahmin edersin ki, gerisi de bundan farklı değil. Yine intiharlar, uyanamayanlar, kazalar, göçüp gitmek hususunda aceleci davrananlar; tümü ani yine de tümü kibar ve sakin gidişler.. Anlayacağın koca sınıftan kala kala sen ve ben kaldık.

Şimdi gelelim meselenin esasına. Haberleri tek tek kaydedip resme biraz öteden bakınca zihnime tek bir sual takıldı: 'Bu seyahate çıkmamda niye bu denli ısrarcı oldu?'. Sevgili dostum, yoksa sen bu yürek parçalayan listeden haberdar mıydın? Görüştüğüm aileler senden tek kelime etmedi ama seni tanırım; bir kaynaktan, konu komşu akrabadan, ahbaplarından, sevgililerinden, bir yerlerden öğrenmişsindir istediysen. O halde bu kez soruyu sana yönelteyim: Bu seyahati yapmama niçin sebep oldun? Benim buna iki cevabım var. Ya bu tabloya dayanamayıp ben taşradayken sen de bedenini terkeyledin ve listenin seninle birlikte tamam olmasını istedin, yahut benim ne karar vereceğimi görmek için dönmemi bekliyorsun. İlkiyse eğer huzur içinde yat, bu mektup babacığına hatıra kalsın. Ancak ikincisini amaçladıysan eğer, boşuna bekleme, çünkü bir daha dönmeyeceğim. Şu an küçük bir istasyon kahvehanesinden yazıyorum sana, dışarıda çinko damlara yağmur vuruyor. Teşekkür ederim. Bu yola hiç çıkmasaydım şimdi de devam edemezdim. Belki sonum listedekilerden farklı olmazdı. Bundan kelli önce ülkemin, sonra dünyanın böğründe sürecek yürüyüşüm. İstersen beni yoksay, zira kendimden vazgeçtim bile yine kendimi keşfetmek için. Veyahut daha iyisi sen de kendi içine dön; yola çıkmaktan çekinme, yoksa ömrübillah beklemeye mecbur olursun.

Korkma. Biz kardeşiz. Başka diyarlarda elbet yine görüşeceğiz."