7 Aralık 2011 Çarşamba

Soylu Hayaller

Çok mutlu ya da çok mutsuz olduğunda kurduğun hayallere kanma. Biri tamahkarlığa göz kırpmaktır, "şu güzel andan başka ne isterim ki" retorik sorusuna cevap vermektir, çünkü hep daha fazlasını hayal edersin. Diğeriyse kendini kaybetmemek için zihninin bir savunma mekanizması koymasıdır, "aslında olaylar sandığın kadar vahim değil" demesidir, sanaldır yani.

Gerçekten saygıdeğer hayaller; ortada belirgin bir olasılık yokken, yazı tura atılan para havada asılı kalmışken; henüz o, peri masallarında veya zeka oyunlarında sıkça karşına çıkan ikiye ayrılmış yola gelmemişken, duble yolda -öyle pek de trafik olmayan saatlerde ilerlerken; ne tan doğarken, ne güneş batarken; terlemezken ve de üşümezken; yani normalde hayal kurmanı gerektirecek / sebebiyet verecek gerek ve yeter şartlar oluşmamışken ortaya çıkanlardır. Bu çoğu zaman kendinle ilgili değildir, ihtimal bir kişiyle bile ilgisi yoktur. Soylu bir hayal, babanın herhangi bir anomali göstermeyen (üstün/düşük zekalı olması, iki burunlu, üç ağızlı veya k.t. olması gibi) çocuğunun istikbaline ilişkin kurduğu zararsız hayaldir. Bir tuğla binaya bakarken, insanın gözünde çakan gelecek düşleridir. Otobüsle Manisa'ya gitmezken, uzaya gitmeyi beklemektir. Çok tanımadığın, öyle görür görmez de vurulmadığın bir yüzü özlemektir.

Çölün ortasındayken, kapalı kutudaki koyunun (schrödinger'in koyunu?) nefes aldığından emin olabilmektir.

Hiç yorum yok: