27 Kasım 2010 Cumartesi

Hiç


Beni ben yapmak ne demektir?

Ceplerim çok dolu, boşaltmak gerek.

Belleğimdeki, hiç yoksa geçmişimdeki tüm filmler, kitaplar, şarkılar; gezip gördüğüm, gidemeyip içimde ukde kalan yerler (o denizin mavisi -insanın gözleri yaşarır, otuyla beliyle toprak kokan köyler, bir gizli köşe var ki yalnız kral kelebeklerine aittir, dünya nedir -epi topu 40.000 km dön dolaş yine gel); yediğim ekmek, içtiğim su, gezegenin tüm bitki ve hayvanlarının çeşitlemeleri; hoşlandıklarım, hayranlık duyduklarım, sevdiklerim, çok sevdiklerim, beni seven, sayan, arayan, özleyen, hatırlayan tüm insanlar.. Diyelim, hepsi gitsin.

Ama benim inandıklarım var; duygularım, düşüncelerim, benden öteleri hayal eden zihnim, uzaklardan doğruyu fısıldayan iç sesim, anlamaya çalışmaktan başka elden ne gelir, zaman kısıtlı, nadiren dışına çıkabildiğim zaman duyum.. Hepsini elimden alsınlar.

Sıcaklar yine gelsin, ceketi atayım; gömlek, fanila, yeter mi, hiçbir şey kalmasın; bedenimi saran deri, iskeletimi örten dokular, iliğim, kemiklerim, hepsi gitsin.

Tekrar doğmak, özgürlük, hakkıyla yaşanmış hayatlar ne şans.. bunu bile verdim diyelim, şimdi ne orada ne de buradayım.

Geriye ne kaldı? Hiç değil mi? İşte o hiçlik, gerçek benin ancak gölgesini oluşturabilir. Yaklaşamazsın, seni yakar. Bir desteyi on parça tümler, bir asırda binikiyüz ay vardır. Sonsuzu sonsuza bölmek, her şeyin hiç, hiçin her şey kadar önemli olduğunu kavramaktan geçer.

Hiç yorum yok: