23 Temmuz 2009 Perşembe

Uzakları Güzel Hatırla


Kafamı kaldırıp bakınca çok da uzak olmayan bir uzakta denizi görüyorum. Balkon demirine asılı metal masanın dünyada bir eşi daha yok. Üzerine yaslanıp yazmanın da öyle. Senelerdir anlayamadığım, bir mekanı çok sevme duygusunu bu anda, denizi, balkonu, masayı, beni ve edebiyatı şefkatle kucaklayan o ev için hissediyorum. Bunun nedeninin, örgütlenen şartların yazma eylemime destek vermesi olduğunu biliyorum. Ev ve evin dışı, diğerkâm bir çabayla beni, uzaktaki denize bakmakla içimdeki denize dönmek arasındaki hassas dengeyi kurmaya davet ediyor. O balkon iyi anılarım arasında yer ediyor.

Zaten her şey böyle değil mi? Nazik arzularımın köz olup yandığı meçhul bir cumbaya bu yüzden uğramıyorum. Yine bu sebepten, çocuk bedenimde emanet duran tasaları ıskalayan acı fren, bir başka caddeyi benim için tekinsiz yapıyor. Öte yandan, ellerin ellerimin olduğu fabrika yeşili, yosun yeşili sahil de işte bu nedenle, tadını çıkararak tekrar etme isteği uyandırıyor. İyi anılarım dünyayı daha güzel bir gezegen haline getiriyor. Belki de güzel bir dünya anılarımı iyiye yoruyor.

Zamanın geçmesiyle rutin beni içeri girmeye teşvik ederken, doğa yanına çağırıyor. Tabiatla ilişkim her daim mesafeli oldu, pek kulak asmıyorum. Bulunduğum yaşa gelene kadar ceplerime rutin doldurdum, yabancılık çekmiyorum..

***

Sarmaşıklı konağı izleyen genç adamın yüzünde tebessüm vardı. En güzel zamanlarımdan bazıları, diye düşündü, bu konağa ait hatıralarda geçtiler. İçeri girsenize, dedi oradaki kadın, size bir şeyler ikram edeyim. Teşekkür ederim, biraz ilgi alayım, bir konak dolusu da mutluluk lütfen. Üzgünüm ama mutluluk bitmiş, birkaç iyi anıyla tatlandırın isterseniz.

Hiç yorum yok: