29 Eylül 2007 Cumartesi

Güzün Rüzgar


Bir rüzgar zerreciğiyim. İklimsiz bir dünyada; yenidoğanların yağmuru, ilk karı, kızgın kum sıcağını ve balçığı deneyimleyemediği, gri göklerin (insanda sürekli izleniyor olduğu hissini bırakan) kaçınılmaz bakışlarının gölgesindeki, sınırlı hürriyetlerin çorak topraklarında; denizlerin yıldızlara ulaşmaya karar verdiği muhteşem tufanlarda; tutkulu bir öpücüğün hemen öncesinde ve fanilerin her nefesinde - sonuncusu da dahil - ben oradayım. Yolcuyum, ömrümce sürgünüm. Bir an için durmaya kalksam, diyelim o kalabalık ülkedeki kelebeğin kanat çırpışına aldırmasam, eminim yıkıp yıkıp yeniden kurmakla pek övünülen dev uygarlıklar bir daha adı anılmamak üzere dağılacak. Zaman durdu zannedecekler, ölmemek için canını verenler, yaşlanamamaktan ölü gibi korkacaklar. Yapmam ki, esmeye gönüllüyüm.

Sonbaharın uğrayacağı bir parktayım. Yaprağın sararmasını bekliyorum, onu gafil avlamak istiyorum. Bir yaşlı adamla fazlaca küçük bir çocuğun gözünden kendimi izliyorum. Parka sahip olduklarını düşünüyorlar, oysa çişlerine bile sahip çıkamazlar -her ikisi de. Biraz ilerliyorum, saatlerin yelkovanlarına bir haller oluyor. Zaman öldürüp ufka gömüyorum. Geri geldiğimde pusudan çıkıyorum. Yaprak usulca düşmeye çabalıyor. Demek her yaşta bir şeyler öğrenilebiliyor.

Aşıkların aralarından geçiyorum, ürpertiyorum onları. Bir an için beni, hakkında hiçbir şey bilmedikleri, seneler önce tam da bulundukları noktada bedenini terk eden Akif isimli bir oğlan çocuğuna ait, belki de geçmesi imkansız bir ergenlik travması veya ikinci sınıf Japon korku sinemasının izlerini taşıyan bir hayalgücünün ürettiği, olmayan bir hayaletin yerine koydular. Basit heyecanlarda adımları sıklaştırmanın dünya sakinlerine özgü olması ne iyi; yoksa her korktuğumda fırtına çıkardı.

Miadımın dolduğunu hissediyorum. Yaptığım iyilikleri sayacak değilim, yetişmem gereken yerlere yetiştim, kimseyi bilerek acıtmadım; aslında sürekli estiğim yönde yolculuk eden birinin güzel bir hayat yaşamasına imkan vardı. Olduğumdan da hafifim. Seçen gözler için bir başka zerrede görünür olana dek bahçemde düş biriktireceğim. Düşlerim hep başka evrenlerde esmek üzerine olacak. Bu er ya da geç, günlerden bir gün gerçekleşecek. İşte o gün dostlarım, düşman basınçların arasında kalmış potansiyelin atomik bir parçası olmaktan çıkıp, kozmik bir kasırgaya dönüşeceğim. O gün, özgür olacağım.

Hiç yorum yok: